Ana içeriğe atla

Kayıtlar

(mek)_an kolajları etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ay koş ocakta yemek kaldı!

 O da mı evlenmiş? Ne ne Hanife'den mi hoşlanıyormuş? Bu çocuk da bir adam olamadı hep serserilik peşinde.. Bak bak Ayşe geçiyor, biraz kilo mu almış ne? Ee akşama ne yemek yapıyorsunuz bugün? Ay sohbete dalmışım koş kız ocakta yemek kaldı!

Çay Ocağı Sohbetleri

  Ahbaplarla bitmeyen muhabbetler ama bittikçe yenilenen çaylar, tüm gün dönüp duran okey taşları.. Arada bir günün sonunda ilk defa okey gelmesinin heyecanıyla bir sandalye kırılır, herkes gülmeye başlar. Bu mutlu anın hatırası olarak zaten yılların etkisiyle parçalanmış parkelerin arasına bir de parçalanmış sandalye gelir, çay ocağına ait her yıkıntı başka bir yaşanmışlığı hatırlatırdı.

Yıkıl-ANI-lar

Yıkıl - ANI - lar Bir yer..   Yıkılıp ardından izlerini, yaşanmışlıklarını, anılarını bırakan bir yer.   Birçok acıyı, üzüntüyü, kaybı barındıran bir yer. Kendini de sonunda kaybetmiş ama izleriyle, geriye kalan ufak tefek eşya parçalarıyla seslenen dinleyecek birilerini arayan bir yer. Hiçbir yere ait olmayan insanları barındıran onlara ‘mekan’ olmuş bir yer.      Belki çok gelip geçici belki çok silik ama bir şekilde burasının izi kalmış onlarda. Belki de onlar buralara iz bırakabilmiş. Ondandır bu mekan duygusu.  Bir kayıp ? bavul, bir ayakkabı teki, bir fular, bir biberon, bir tişört ve bunun gibileri..   Eşyalar.. yıkımın altında kalsa bile kaybolmayanlar. Kayıp sanılıyorlar ama aslında o boşluklarda bazı anıları, duyguları yaşatıyorlar. Onlar ki aidiyetimizi duygularımızı sorguladığımız şeyler.. Yıkıma tek karşı gelebilenler. Boşlukların kaybında ait olmayanların sahnelerini izliyoruz. Ama sadece izleniyor kulak verme fırsatı asla bırakılmad...

Tasarlanmış Güzellemelere Karşın İçgüdüsellikler

TASARLANMIŞ GÜZELLEMELERE KARŞIN İÇGÜDÜSELLİKLER                                          Tasarlanmışlıklar ve İçgüdüsellikler..

fırından çıkmış sıcak çörek

    eski ş ehirden çocuklar gelecek. bir yanda sarma pi ş iyor, bulgurlar ş i ş iyor bir tela ş çörek yapt ı m, peynirli. F ı r ı n ı kurdum, pi ş ene kadar du ş a gireyim, sonra s ı cac ı k yerim demi ş tim. Sonra çocuklar gelmi ş 3 gün hastanede kalm ışı z, çöreklere de yaz ı k olmu ş .

sen, ben bir kedi

  bu kö ş ede bir yere beton dökmü ş ler yani buraya bir iz b ı rak ı rsak sonsuza dek öyle kalacak!

Peki Nasıl Olmalı Mekanlar?

''Köpeğin sorguları devam ediyordu.  Üzülüyordu bu insanlara. Dha iyi hayatları hak ediyorlardı aslında. Peki nasıl olmalı hayatlar, mekanlar?'' ''Uzunca yapıların kuşattığı bu bölgede insan sesine hasret kalmıştı köpek. Kentsel dönüşümün uğramadığı sokaklar ne güzeldi oysa. Ama burada hayat belirtisine rastlayamıyordu. Tabii arsadaki çöplerin sahiplerini saymazsak..''   'Çocuklar oynamalıydı burada da. Çok özlemişti onların seslerini.'' ''Herkes çok hızlı. O kadar hızlılar ki başımı dahi okşayacak vakitleri yok. Keşke biraz yavaşlasalar!!'' ''Çok özledim 'sokak'ları. Keşke burada da belirsiz, ıssız boşluklar yerine sokaklar olsaydı.'' ''Ne güzel! Bu yüksek binalarda yaşayanlar dünyanın öbür ucunu görüyorlardır şimdi. Keşke ben de dünyanın öbür ucunu görebilseydim..'' ''Banklar.. Seviyorum onları. Özellikle de boşluklarında yatmayı. Bir de banka oturmuş bir insan varsa o sırada y...

rahatsız edici bakışlar

 

on ikiye bir var

 

kaldırımdaki tıkırtı

yeni hayatının ilk gününde kaldırımdan gelen tıkırtılar umutları mı endişeleri mi yansıtıyor  

yabancılaşma meselesi

değişen yapılarla değişen insanlar ... tarif edilemeyen dayanılmaz bir huzursuzluk  

bir nefes uğruna - balkonun kenarında - varolmak

 

aynılıkta kaybolmak

 

mekanlar, hatıralarda kaybolanlar

 

ANI KOLAJ DENEMELERİ

 Anıları mekansallaştırma çabaları..  Bunu yaparken mekanı algılama biçimlerimizin değişimlerini ve farklılaşmalarını gözlemledik. Mekan neydi? Nasıl oluşuyordu? Mekanı mekan yapan elementleri algılamaya çalıştık.

mekan kolajları

 

Anılara Ulaşmak

 

40 Öykü Kolajları

 

ıssız

  anı değil, anılama bunlar. tam olmayan, olmamış gibi kalan...

vazgeçiş

trenin yaklaşan uğultusu, soğuk raylar, bir anlık tereddüt, sonrası hiçlik...