Ana içeriğe atla

Kayıtlar

çocuklukta bir tatil etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ağaç Dallarına Kurulan Hayaller

Bütün çizgilerine rağmen içine girip misafir olmak istediğim büyülü ağaç evleri vardı çizgi filmlerin. Mavi dağlara, ağaçların ucuna, kuş yuvalarına uzanabiliyorsan ne âlâ. Ağaçlar benim de evimdir; salınarak gökyüzüne ulaştığım yer.

bir an

 serin sularda bir an, her şey uzaklaştı

Bir Kamp Anısı

  ''Bir yaz günü,  Çadırımdan dışarıyı izliyorum.  Gitar sesleri ve kavun kokuları çadırımı sardı.  Kuş sesleri bir melodi gibi adeta.   Huzur; özlemini duyduğum bir duyguydu, nihayet kavuştuk.''

Çocuklukta bi' tatil

 

tatil anım

  Küçükken gittiğimiz bir otelde denize yürüdüğümüz kısım yol boyunca mandalina ağaçlarıyla kaplıydı. Otelden ayrılacağımız gün annemle gizlice birkaç tane koparmıştık.

çocuklukta bir tatil

 

Geçmişte Kalan O Bahçe

    Bembeyaz karlarda oynayan renkli çocukların tatili...

Anı İpliği

  Mekan mıdır anıları oluşturan, yoksa anılar mıdır mekanın mimarı? Belki de sadece bir anı ipliğinden ibarettir bütün mekanlar ve yaşamlar..

Kendim(l)e Bir Yolculuk

Deniz, Kum, Güneş.. Saatlerce vakit geçirirdim. Dertsiz, tasasız, duygular ve hisler sadece. Arka planda hiçbir şeyi düşünmeden.   Kendimle bir yolculuğa çıkacağım. Bu yolculukta bir mekan bulacağım ve hissettiklerimi aktaracağım.      Uçsuz bucaklığın penceresinden akıp gelen hayaller. Bir o kadar da kapana kısılmış, gözler altında izlenmekten yorulmuş hayatlar.  Herkesin senin üstünde olduğu ama senin bir o kadar onları aşan fikirlerin, düşüncelerin, hislerin var. Her şeye rağmen bunlara aktığın bir odadasın. Planlar, programlar olmadan sen ve anıların.. Belki sahneleri tam hatırlamıyorsun ama hissettikleri tam burada.    Zıtlıkların içinde gidip gelen bir anı. Hayaller umutlar, ve hayal kırıklıkları, üzüntüler, küskünlükler ve mutluluklar.. Her şey ya o ya bu gibi ortası yok.. Sen Uçlardasın, Sen Sadece Duygulardasın.

geçmişin izleri

aynı mekan, farklı yaşlarda farklı anlamlar kazandı; geçmişin izleri ve bugünün deneyimleri iç içe geçti.

kaybolan insanlar

tıpkı zaman gibi, insanlar da kayboluyordu. tıpkı insanlar gibi, zaman da kayboluyordu.

Kuşadası Gerçekten Kuş Adasıymış!

9 yaşındaydım sanırım. Balıklama atlamayı öğrendiğim, denize atlamak yasak olan o iskeleden bir hafta boyunca günde belki onlarca kez atlamışımdır. bu yüzden gün batarken, enerjimin son raddelerinde, bana binlerce gibi gelen merdivenlerden otelin olduğu tepeyi zorla tırmandığımı hatırlıyorum, denizin yüzeyinde konfeti gibi gözüken tuhaf yosunları otel ve plajı ayıran yoldaki dolmuşları ve tatilin ilk günü anneme dediğim sözleri hatırlıyorum sanki, "Kuşadası gerçekten kuş adasıymış hatta kırlangıç adası!". otelin bahçesinde o kadar çok kırlangıç uçardı ki ben havuzda yüzerken biri başıma konar mı diye hayal ederdim.    

balık gecesi

  Deniz... Ağaç... Çokça ağaç ve etrafımda birçok insan birçok dil, çoğunu anlamıyorum. Ben bakıyorum onlar bakmıyor.       Kullağımda bir tür müzik ve sözleri boğuk, biraz yabancı sonradan anlıyorum. 4 yaşındaki hafızamdan bana kalan en net şey bu melodi.  Bu sahneyi kurmak, aynı şarkıyı tekrar tekrar dinlemek "ta uzak yollardan" bir anın koşup gelmesi gibi.  Nefes nefese kalmış ve de biraz dağınık  

nedir bu uğultu

  ...nedir bu uğultu denizden mi gelir yarım kalmış hayatlardan mı hepsi hayal belki kara n l ı k seçemiyorum...

dalgaların arasında

  maviye baktım, dalgalar çağırdı, geriye sadece rüzgar kaldı.