Bazen, bir yerin sadece toprağından, duvarlarından ve yapılarından oluşmadığını hissedersiniz. Bir mekân, o toprakta büyüyenlerin anılarını, orada yaşananların duygusal izlerini taşır. Her köşe, her duvar, bir zamanlar yaşamış birinin hatırasını barındırır. Oysa bugün, kentsel dönüşümün soğuk yüzüyle karşılaştığımızda, yerler birbirine benziyor; bütün evler, aynı planlar, aynı yapılar… Hepsi birer kopya, kimliklerini kaybetmiş birer siluet. Geçmişin izlerini kaybetmiş, artık ne geçmişi hatırlatan ne de bugünü kendine ait kılan bir yer. İşte bu noktada, kaybolan bir yerin, kaybolan anılarla buluşma hikâyesi başlıyor...
kaybol_an(ı) tıpkı bir hatıra gibi, silinmeye yüz tutmuş bir mekanın yeniden hayat bulmaya başladığı bir tasarımın adıdır. Bu proje, mekânın yalnızca fiziksel bir alan olmadığını, aynı zamanda kaybolan bir hafızanın yansıması olduğunu anlatmaya çalışıyor. Tıpkı bir zamanlar her evin farklı bir şekli, her sokağın başka bir havası olduğu o eski cadde gibi. Eskiden burada, her evin bir bahçesi, bir hikâyesi, bir iz bırakan geçmişi vardı. Fakat şimdi, tüm yapılar birbirine benziyor. Her bir ev, aynı biçimde inşa edilmiş, tekdüze bir planın içinde sıkışmış. Hiçbir şey ayırt edilemiyor, hiçbir şey geçmişin izini taşımıyor. Burada, her köşe, kaybolan bir hatırayı, bir hikâyeyi, bir duyguyu hatırlamaya çalışıyor. Ancak her şey kaybolmuş, her şey unutulmuş gibi.
Her bir köşe, bir anıyı; her bir detay, kaybolmuş bir geçmişi hatırlatıyor. Ama bu hatıralar, mekânda basitçe var olmuyor. Her şey, kaybolan bir iz gibi bulanık; bir zamanlar var olmuş ama şimdi silinmeye yüz tutmuş bir hafıza gibi.
Anılar, kaybolan şeylerin izlerini taşır; terkedilen, unutulan, kaybolmuş şeylerin mekâna dönüştüğü bir hâl alır. Monotonlaşan yapıların gölgesinde, geçmişin anıları, mekânda varlık bulmaya çalışır. Her duvar, her pencere, her köşe, bir zamanlar yaşayanların bıraktığı izlerle şekillenir. Ama bu izler, kaybolan anıların hatırlatmasıyla varlık bulur. Anılar, mekânın içine kaybolmuş gibi süzülen bir melodi gibi.
Kaybolmuş bir yer, unutulmuş bir geçmiş, silinmiş bir kimlik... Fakat unutulan hiçbir şey tam anlamıyla kaybolmaz. Onlar bir şekilde varlıklarını sürdürürler. Bir anı, bir geçmiş, bir zaman dilimi kaybolmuş olabilir, fakat onların izleri, mekânda derin bir yankı bırakır.
Her detay, bir kaybolmuşluğu anlatırken, aynı zamanda bir yeniden doğuşu da simgeliyor. Her köşe, kaybolan bir anıyı hatırlatıyor, ama bu hatıra bir yıkılma değil, bir yeniden var olma mücadelesinin izlerini taşıyor. Mekânın duvarlarına, çatılarının altına yerleşmiş bu izler, zamanla silinmiş bir dünyanın yeniden hatırlanmasını sağlıyor.
Ve böylece, kaybol_an(ı) yalnızca kaybolmuş bir yerin öyküsü değildir. Aynı zamanda bir dönüşümün, bir arayışın, bir hafızanın mekânda yeniden doğuşunun simgesidir. Bu proje, kaybolanları değil, kaybolmaya yüz tutanları, unutulmuşları, terkedilenleri yeniden bulup hatırlatan bir çağrı gibidir. Bir zamanlar var olan, ama şimdi kaybolan bir dünya, mekânda varlık bulur. Anılar kaybolmuş olabilir, fakat onları hatırlatan yerler hep vardır...
Anılarla oluşan (mek)_anlar
Buluşma noktası
Burada yaşayanların kaybettikleri her şey bir gün geri gelir, bir yere bırakılmıştır. Eşyalar sanki kendi yaşamlarını kurmuş gibi, her biri bir yere doğru, mekânın ana noktasına çekilir. Evin içinde ve dışında dolaşırken, her adımda bir başka izlenim bırakır. Her bir nesne, diğerinin yerini tutar, hepsi kaybolmuş bir zamanın geriye kalan parçalarından oluşan bir bütün haline gelir. Sonunda, o eski eşyalar bir araya gelir ve bir mekânı, bir zamanı yeniden yaratır. Her şey birbiriyle birleşir, unutulmuş ama bir arada saklanmış bir dünya oluşur.
Bir nefes uğruna
Balkonun kenarında
Hiç bir yere varmaz, sadece olmanın hazzını yaşar. O anın içinde kaybolur, bir noktada var olmanın ve kaybolmanın arasındaki ince çizgide sıkışır. eski bir bisiklet yarışçısı, gözleri yolda hızla geçip giden çocukları takip ederken, gözlerinde eski bir umut ışığı yanar. Bir zamanlar o da öyleydi, ama şimdi tek hissettiği nefesini düzene koymaya çalışan bir bedenin zorluğu ve geçmişteki mücadelelerin yorgunluğu. İlerleyen yolda hızla geçip giden bir çocuk ve bisikleti. Onun dışında her şeyin rengi, yalnızca bir gölge ve arka planda bir sessizlikle örtülüdür.
Koleksiyoncu beyefendi, her sabah güne başladığında ilk iş olarak, evinin her odasında yeni bir şeyin yerini değiştirmekle başlardı. Kendine ait olduğu iddia edilebilecek tek şey koleksiyonlarıydı. Bir odanın duvarlarında, dünyanın dört bir yanından gelen antik saatlerin olduğu duvarlar vardı. Ama her şey birbirine benziyordu. Aynı topraklardan, aynı renkten, aynı izlerden… Hangi odada ne olduğunu kimse bilemezdi. Her koleksiyon yeni bir eşyayı evine getiriyor ama sonunda her şey bir süre sonra birbirine benziyordu. Bu, onun evinde kaybolmuş bir düzene doğru giden bir yoldu.
İsimsiz kahvehane
O kadar sıradandır ki, bir çocuğun büyüdüğünde uğrayacağı ilk yer olabilir, ya da bir yaşlının sabahları rutini… Herkes burada bir şey bulur. Bir fincan kahve, bir kaç kelime sohbet, eski bir gazetede kaybolan zaman. Anıların biriktiği, geçmişin solduğu, ama buradaki her köşenin tanıdık olduğu bir yer.
Yabancılaşma meselesi.2
Sonsuz birbirinin aynı evler… Her biri sadece bir tekrardan ibaret. Her evin içinde bir şeyleri değiştirmeye çalışır, ama her değişiklik, yalnızca daha fazla aynılık yaratır. Bir süre sonra, herkes bu evlerin içinde kaybolur. Hangi oda, hangi duvar, hangi pencere? Hiçbir şey özgün değildir; her şey benzer ve aynı. Bu duvarların arasında bir kimlik bulmaya çalışırken, tüm evler bir yansıma olur. Fakat bir yansıma, asla gerçek olamaz.
Bir ışık huzmesi
Bir odada, bir ışık huzmesi parlamaya başlar. Işığın altında, mekânın her köşesi bir başka dünyaya dönüşür. Gölgeler, duvarlarda uzun bir oyun gibi hareket eder. Işığın geliş yönüne göre şekiller, sanki bir hikâye anlatmaya başlar. İnsanlar, o ışık huzmesinin altında, zamanın nasıl geçtiğini anlamaz. Gölgeler, başka bir dünyanın izlerini taşır; her biri farklı, ama birbirine bağlı bir şekilde dans eder. Işığın, mekânla olan ilişkisi, her anı büyülü kılar.
Gizli Bahçe Kapısı
Yeni yerleşim yerlerindeki parklar, çocukları uzaklara çağıran bir ilgi uyandırır. Ama bir bahçe var ki, fark edilmeden gizlenmiştir. Çocuklar, caddeye bakan kapıdan geçerek o alana ulaşmak için planlar yapar. Burada oyun dünyası farklıdır, keşfetmek için her köşe umut doludur. O kapı, farklı bir dünya vaat eder.
Kırık duvarlar_yaşamlar
Geride bırakılan her şeyin izini taşır; ama o izler, bitmiş bir hikayenin kalıntılarıdır. Bir zamanlar orada yaşamış bir aile, çocukların kahkahaları, eski bir çiftin son dansı. Her birinin altına gömülü hatıralar.. Kırık duvarlar, yarım kalmış hikayelerdir; ne tamamlanabilmiş ne de kaybolmuş. Her kalıntı, bir zamanlar burada bir hayat var olduğunu anlatan sessiz bir tanıktır.
Mekanı tanımak
Zamanla, yaşadığınız yerin algısını kaybedersiniz. O odalar, o duvarlar, her şey o kadar alışıldık hale gelir ki, gözünüzün önünden kaybolur. Ama bir yabancı yer gördüğünüzde, o yerin her köşesi, her sesi, her kokusu yeni olur. O an, her şey fark edilir; gözler yeniden açılır. Mekân, ilk defa keşfedilen bir alan gibi gelir. Her köşe, bir anlam kazanır, her detay bir keşif haline gelir.
Alana yerleşmek, oranın bir parçası olmak, verilmesi gereken kararlar...
Binaların tekdüzeleştiği, adeta yap-boz parçası gibi uygun alana yerleştirildiği düzende kendine ait içinde bulundurduğu anılarla şekil bulmuş bir bina

Bütün planlarda her bir anının nerede olması o anıyı daha anlamlı kılar düşüncesi ile yola çıkılarak konumlandırılmaları gerçekleşmiştir. Yola bakarak herkesin ilgisini çekebilecek bir konumda mı olmalı, yoksa daha kendi içinde bir yerde olarak anıya ortak olunması değil ama yaşanması mı hedeflenmeli gibi tartışmalar sonucu binanın formu kendiliğinden oluşmuştur. Tam da bu noktada bulunduğu caddeye farklı olarak sanki bir yap-boz parçası gibi uygun yere konumlandırılmış birbirinin aynısı evlerden soyutlanarak kendi başına var olan bir yapı haline gelmektedir.
Kaybolan anların, anıların, kaybolanların mekanı
Bir zamanlar başka evlerde hayat bulan her birinin farklı hikayesi olan bu eşyaların terk edilmesi, bırakılması, arkada kalmasının mecbur kaldığı hikayeler... Kalan "şeylerin" bir araya getirilmesi yarım hikayelerden yeni bir öykü yazılmasını mümkün kıldı. Birbirine yabancı eşyalar birbirini tamamlar oldu ve mekanın oluşması farklı bir hale evrildi.
Sadece tavanında bulunan camlardan düşen gölgeler
Dışarıda yaşanıp geçen bir hayat, yansımaları düşen bir mekan
Mekanın yaşamasına sebep olanlar burada hiç bulunmayanlar
Gerçekliği oluşturan gerçek olmayanlar
Her şeyin aynı olduğu bir yerde gerçeklik algısının kaybolması
Yer-mekan ilişkisinin karmaşa oluşturması
Neredeydim, nereye gidiyordum? Buradan geçmiş miydim?
Yerin kendine ait olanı devam ettirmesine izin verilmemesi
Bu odada ise sadece aynılığa açılan bir pencere, kaybolmak isteyenlere...
Herkese açılan bir mekan
Dinlemek herkese
Duymak isteyene
Aynılığı yabancılaştırma çabası
Aynılığa bakan içinde farklılaşan bir mekan
Herkesin kendi bahçeleri varken ortak parklara dönülme sebebi neydi ki!?
Doyasıya oyun oynayabilmek için, oradan oraya koşuşturabilmek için parka gidilmesine ihtiyaç duyarken bir kapı dikkat çeker,
bir evin kendi parkı olması büyüleyici gelir ama oraya ulaşılamaz
Bu yapıda da tam olarak bu bahçenin konumlandırılması o ulaşılmazı hissettirmek için çevresi duvarla kuşatılmış köşe olarak kararlaştırıldı
Orada olduğu biliniyor ama ulaşılamıyor
Hayat devam ettiği sürece evrimleşen o yaşamın izlerinde birilerinin adımları takip edilir, yakalanmaya çalışılır, yeri gelir o yolda düşülür, kaybolunur ama önünüzdeki adımları gördüğünüz sürece devam etme iç güdüsü kalır. Aynı ritimde olmayan merdivenler, her birini aşmak için farklı bir düşünüş tarzı yürütmeniz gereken farklı bir deneyime yol açan sonunda bir yere ulaşma gayesi olup olmadığı tamamen size kalmış bir güzergah...
Küçükken belki de babasının ona aldığı ilk saatle başlayan bir koleksiyon... Kendisi için anısı olan, kıymeti olanı arttırmayı amaçlayan bir yolda aynılıkta kaybolma hikayesi... Bu saatleri toplarken bir araya getirdikleri saatler miydi yoksa babası ile yaşadığı o an mı? Her bir saatle tekrardan mı yaşadı o anı? Şimdi ise babasından gelmeyen ama onu hatırlatan bunca saat ile, onların sesi tİk Tak tiK tAk bu seste kaybolması, kısacası aynılıkta kaybolması
Düzenlediği bu koleksiyon ise herkesin görebileceği "vitrinleştirilmiş" alanda hayat buluyor



Gökyüzünün altında, her gün başını göğe kaldıran çocuk... Orada olmak için can atan bir yürek ve gökyüzünün önünde olduğu bir seyir terası
Burada bulunan terasın su ile kaplı olmasıyla birlikte gökyüzünün yansıması gözler önüne serilmektedir.
Gökyüzünün altındayken üstünde oluverir birden
Maket Fotoğrafları
Yorumlar
Yorum Gönder